Rusya’da 1917
devrimi ile Çarlık Rusya’sı sona erer ve Sovyetler birliğinin kurulmasıyla birlikte dine karşı bir mücadele başlar. 1927 öncesi 46.475 kilise varken 1940’a gelindiğinde bu rakam 4.225’e düşer. Moskova
nehrinin kıyısında, Kremlinin yakınındaki Moskova’nın en gözde kilisesi,
kurtarıcı isa katedrali de bu yıkımdan nasibini alanlardandır.
Dinin halkları
uyuşturmak için kullandığı görüşünü savunan Alman düşünür Karl Marx’ın
öğretilerini benimseyen Rusya’nın yeni rejiminin idarecileri kısa sürede
halktaki din etkisini azaltmak adına rahiplerin sayısını %90 oranında azaltır ve din insanların hayatından uzaklaştırılırken yerine yeni rejimin gücünü simgeleyen
düşünceler yerleştirilmeye başlanır.
2012 Yılında bu meşhur kiliseyi ziyaretim esnasında çekmiş olduğum bir fotoğraf. |
Tarihi öneme sahip
bu ihtişamlı kilisenin yıkılması yeterli gelmemiş, bir de üzerine yeni sistemi
simgeleyen, otoriter düzenin simgesi bir yapı inşa edilmesine karar verilir.
Yani her yeni gelenin eskiyi yok etme arzusu, Rus Rejiminde de bir istisna
teşkil etmemiştir. Tam da, Katedral’in yıkılmasının ardından yerine yapılması
planlanan yapının inşası esnasında II. Dünya Savaşı patlak vermiş ve bütün
kaynakların savaşa ayrılması zorunluluğundan, inşaat yarım kalmıştır. Fakat
savaş kazanıldıktan sonra artık dine çok daha farklı yaklaşan bir Rusya mevcuttur.
Kilise yıkıldıktan sonra yerine yapılması planlanan binanın üzerinde Lenin heykeli yer alacaktı. |
Ekonomik olarak zor durumda
olan Rusya’nın bütün Avrupa’yı dize getirmiş olan Almanya’ya karşı savaşı kazanabilmesi
için, kendini ülkesi adına feda edecek insanlara ihtiyacı vardı. Napolyon’un
dediği gibi “Yeryüzünde ölümü göze almış bir askerden daha kuvvetli bir
silah yoktur” ve Stalin’in, Hitler’e karşı ülkesini savunabilmesi için bu
silahtan bolca edinmesi gerekiyordu. Bu noktada Stalin dini kullanabileceğine ikna olur ve yaklaşık 24 yıldır dini insanların hayatından
çıkartmak için çaba sarf eden rejim bir anda dindar bir şekle bürünür.
Stalin insanları
yönetmenin en kolay yolunun dini kullanmak olduğunu kavrayan ilk lider değildi ve
kesinlikle son lider de olmamıştır. Sorgulama ve eleştiri kabul etmeyen dini kendi istediği şekilde kullanarak kitleleri yönlendirebildiğini gören Stalin ve ardından gelenler kazanılan savaşın sonrasında da dini kullanmaya devam etmiştir. Böylelikle de tekrardan dindarlaşan ülkenin sembol kiliselerinden biri olan İsa
Kilisesi de tekrardan inşa edilir.
Kilisenin tekrar inşası dönemine ilişkin bir görüntü. |
Kilisenin tarihi:
1812 yılında Napolyon’a
karşı elde edilen zafer sonrası yapımına karar veriliyor.
1860 yılında inşasına
başlanıyor.
1883 yılında
tamamlanıyor.
1931 yılında yıkılıyor.
1990 yılında tekrar
yapımı için izin alınıyor.
2000 yılında tekrardan
yapımı tamamlanıyor.
Efe TANAY
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder