Tek başına onca ülkeye gitmeye korkmuyor musun?
Kendini yalnız hissetmiyor musun?
Problem yaşadığında ne yapıyorsun?
Seyahat
tutkumu gören insanların bana durmadan sorduğu bu soruların cevabı; 12 yaşında
ailemin beni tek başıma, İngiltere’de hiçbir Türk’ün olmadığı bir dil okuluna
göndermiş olmasında yatıyor sanırım. 12 yaşındayken böyle bir şeyin üstesinden
gelince sonrası da kolay oluyor.
Şuana kadar Küba’dan Japonya’ya, Myanmar’dan Lübnan’a birçok farklı ülkeye tek başıma gidip sorun yaşamadığım
gibi oralarda çok iyi arkadaşlıklar edindim. Seyahat ettikçe daha çok gezmeğe karar verdim. Yeni yerler görüp yeni kültürler tanıdıkça da ne kadar bilgisiz olduğumu fark
ettim aslında. Benim gözümde dünya gezdikçe küçülmüyordu, dünya gezdikçe
büyüyordu.
Tüm bu
düşüncelerimin ilk şekillendiği yer olan İngiltere’de gittiğim dil okulundaki
tek Türk olmamın dışında yaşı da en küçük olan birkaç kişiden biriydim. Avrupa’nın
her yerinden gelen öğrenciler organizasyonlarda kendi ülkelerindekilerle eğlenirken ben her seferinde bir başka ülkenin grubuna dahil olmak zorundaydım.
Dolayısıyla her ülkeden arkadaşım vardı ve istesem de Türkçe konuşamayacağım
için en çok İngilizce konuşma fırsatı bulan öğrenci de bendim.
Hemen herkesin başka dillerden bir kaç kelim öğrenmeye çalıştığı bu ortamda, bende Türkçe “Merhaba”
demeyi öğrenmek isteyen birkaç İspanyol’a 12 yaşında olmanın verdiği espiri
anlayışıyla “Siktir” demeyi öğrettim. İspanyollar “Merhaba” dediklerini
sanarak durmadan birbirlerine “Siktir” demeye başlamışlardı ve bu komik
anı bir tek ben fark edebiliyordum. Kötü olansa İspanyollar çok çabuk
öğrendikleri bu kelimeyi, ilk önce Fransızlara, sonra İtalyanlara, onlar da
Macarlara ve diğerlerine öğretince bütün okul Türkçe “Merhaba” dediğini
sanarak birbirine “Siktir” demeye başladı. Herkes bu kolay telaffuz edilen
kelimeyi bir anda ezberleyivermişti.
Birbirini gördüğünde
gülümseyerek hep bir ağızdan “Siktir” diyen 10 kişilik Fransız gruba,
aynı samimiyetle gülümseyerek “Siktir” diyen Polonyalı grubu izlerken gülmekten
karnıma ağrılar giriyordu. Artık küçük okulumuzdaki hemen herkesin bildiği bir
selamlama şekliydi “Siktir” demek ama birkaç gün sonra gülmekten
yorulduğumda ve herkesin Türk olmamdan dolayı özellikle bana “Siktir”
diye selam vermesi rahatsız etmeye başlamıştı doğrusu. Nede olsa onlar “Merhaba”
dediklerini sanıyorlardı ama kelimenin gerçek anlamını bilen tek kişi olarak,
ben geç de olsa ne kadar yanlış bir şey yaptığımı anlamıştım.
![]() |
Yerde uzanan hınzır gülüşlü çocuk benim. |
Aradan seneler
geçmiş olmasına rağmen Avrupa’da bir yerlerde Türk olduğunuzu söylediğinizde
size “Siktir” diyen biri olursa, hemen sinirlenmeyin, 1998 yılında
Southampton’da yaz okula gidip gitmediğini sorun.
Efe TANAY
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder